Devletler, çeşitli sebeplerle bir araya gelmiş insan topluluklarının ortak çıkarlarını savunmak ve bu insan toplulukları arasındaki düzeni sağlamak için kurulur ve bu gayeyle varlığını sürdürür. Eğer bir devlet, bu iki ana gayeden birisini sağlayamazsa aksamaya başlar, her ikisini de sağlayamadığında yıkılır. Bu aksaklıkların sebebi iç veya dış etkenler olabilir.
Devlet içinde birtakım kişiler bu insan topluluğundan daha fazla bildiğini düşündüğünde; yeterli güç, etki ve caydırıcılığa sahipse çeşitli yollarla onları yönetmek ister. Yönetmenin biçimi de bu kişi tarafından belirlenir. Bu biçim belirlenmesi durumu genel manada geleceği de belirler, ilerici bir düşünceyle oluşturulan sistemler daima daha başarılı olur. Oluşturulan sisteme binaen oluşturulan kurumlar ve yapılan reformlar sistemi besler; doğru teşkilatlanma ve siyasetle devletin büyümesini ve güçlenmesini sağlar.
Kurulan devlet, ilerlemesini sağlar. Yönetimdeki kişinin herhangi bir şekilde değiştiği durumda ise iki farklı seçenek vardır:
- Oluşturulan sistemin devam ettirilmesi
- Oluşturulan sistemin değiştirilmesi
Bahsini ettiğimiz ilerici sistemin devam ettirilmesi muhakkak makbul olan ve devlet içerisinde yaşayan halkın kabul edeceği durumdur. Fakat bir şekilde yönetim biçimi değişikliğine gidilmek isteniyorsa, bunun için öncelikle halk hazırlanmalıdır.
Halkta değişim politikaları hızlı bir biçimde değil, yavaş fakat etkili bir biçimde uygulanmalıdır. Halk, bizatihi değişimi fark edenler ve ayak uyduranlar olmak üzere ikiye ayrılacaktır. Değişimde bölünmek ve bölmek iyi bir durumdur. Bölünen taraflardan birisinin sizi savunması, bölünmemiş toplumda ortada kalmaktan daha fazla katkı sağlayacaktır. Bölünmenin körüklenmesi değişime gitmeyi kolaylaştırır. Eğer yeterince akıllıysanız değişimi sağlarsınız.
Değişimin sağlanmasının ardından uygulayacağınız politikalar, can suyu gibidir. Eğer başarıya ulaşacak olursanız halk kahramanı olarak anılırsınız. Amacınıza ulaştınız. Eğer oluşturduğunuz kurumsal yapı toplumun menfaatlerini değil, dar bir kitlenin menfaatlerini çoğaltmak üzere kurulmuşsa sağladığınız değişimde yanınızda olan kişiler artık karşınızda olacaktır. Bölünmemiş toplumda ortada olmak kötü değildir. Bölünmüş toplumda bir tarafça savunulmak iyidir. Fakat bölünmüş toplumda ötekileştirilmek oldukça kötü bir durumdur. Bu durumda gittikçe yalnızlaşırsınız. Halk, (Sun Tzu’ya atfedilen) “Beni bir kere kandırdıysan sana yazıklar olsun, beni iki kere kandırdıysan bana yazıklar olsun.” düşüncesine kapılır. Binaenaleyh yalnızlaşmaya ve istikrarı sağlayamamaya başlarsınız. Yalnızlaşma da sizi halkın gözünden düşürür. Zira insan içgüdüsel olarak güçsüz bir lideri benimsemez. Eğer yeterince akıllıysanız durumu toparlar ve değişimi tamamlarsınız. Bu noktada uygulayacağınız politikalar her şeyin başlangıcı ve sonucudur. Dün ile bugün arasında bir savaş çıkarsa kaybeden yarın olur. Kıssa veya hisse.
Saygılarımla, Utku Asker.
Ziyaret Edilen Diğer Yazılar